Sultanbeyli’deki eğitim kurumları ile ilgili son zamanlarda kulağıma gelen problemleri es geçmemem gerektiğini düşünüyorum. Eğitim kurumlarımız ile ilgili problemlerin başında her zaman olduğu gibi fiziksel yapı ve eğitim ortamlarında bulunması şart olan donanımsal malzemeler var. Zaman zaman meslektaşlarımın da dile getirdiği okulların fiziki sorunlarını gözler önüne sermekte fayda görüyorum.
Ülkemizin hemen hemen her noktasında eğitim kurumları ile ilgili fiziksel ve donanımsal sorunlar gündeme geliyor. Bu gündem maddelerinden ilçemiz de nasibini almadan geçmiyor. Sultanbeyli’nin okullaşma durumuna bakacak olursak bunu ilçe sakinlerimiz gayet iyi bilirler ki 90’lı yılların başında Sultanbeyli’de eğitim verecek okul binası yetersizliğinden dükkanlarda ve kahvehanelerde eğitim öğretim yapılıyordu. Gün geçti, Sultanbeyli değişti, gelişti, ilçe yönetimini eline alan her yönetici bu kanayan yarayı durdurmak için önlem almaya çalıştı. Ancak bununla beraber ilçenin nüfusu da sabit kalmadı ve hızla göç alan Sultanbeyli’de eğitim öğretim konusu içler acısı bir hale geldi. Hal böyle olunca sorunun çözümü zamana yayıldı ve 2014 yılına gireceğimiz şu günlerde hala okul binası eksiğiyle mücadele devam ediyor.
Okul binasına kavuşan yerlerde ise daha farklı sorunlar baş gösteriyor. Bu sorunlardan en önemlisi TEMİZLİK. Evet bina sayımız yetersiz, daha fazlasını talep etmek de hakkımız ancak; elimizde var olana neden sahip çıkmıyoruz? Yıllarca bu binaların yokluğunun çilesini çekmiş bir ilçe olmamıza rağmen bu okullarımızı neden hakkı ile koruyup sahip çıkmıyoruz? Yıllarca yokluğu çekilmiş özlemle beklenmiş okulların büyük bir kısmı tamamlanmış, hizmet veriyorken bu binalar neden sahipsiz? Toplumumuzun geleceğini emanet ettiğimiz yavrularımız bu binalarda şekillenirken öncelikli olarak bizim eğitim kurumlarımızın fiziki yapısı ve eğitim araç gereçlerinin yeterliliği konusu ile ilgilenmemiz gerekmez mi?
Bildiğim kadarıyla ihale yolu ile yapımı tamamlanan okul binaları ilçe milli eğitim müdürlüklerine, buradan da okula atanan müdür ve diğer idari personele teslim edilir. Okullarda eğitimin temel öğeleri olan idari personel, öğretmenler, öğrenciler ve diğer personeller ile bir bütün olur. Evet buraya kadar hiçbir sorun görünmüyor. Ancak bu güzel tabloyu biraz irdelediğimizde görüyoruz ki bu mutlu aile tablosunun ayrıntılarında birçok problem gizli. Öncelikli olarak her zaman dile getirilen bir konu ki o da kadrolu öğretmen eksikliği. Evet bu bir eksiklik ancak bu sorun kısa süreli de olsa ücretli öğretmenlik sistemiyle çözülüyor. Peki okullarda personel eksikliği denildiğinde acaba akıllara sadece öğretmen mi gelmeli? Bu sorunun cevabını ben vereyim. Hayır. Sultanbeyli sürekli göç alan mahallelerinde öğrenci yoğunluğu oldukça yüksek olan bir ilçe. Okul binalarında kapasitenin üzerinde öğrenci eğitim öğretim görmeye çalışıyor. Öğrenci yoğunluğunun fazlalığı okullardaki temizlik ve teknik bakım iş yoğunluğunu da artırıyor. Öğrenci yoğunluğu ve temizlik personeli yetersizliği beraberinde bir çok sorunu da getiriyor. Bunun için verilecek en basit ve en önemli örneklerin başında sınıflardaki bakımı zamanında yapılmamış, temizliği önemsenmemiş, sınıfların olmazsa olmazları öğrenci sıra ve masaları, sınıf kapıları, kirli lavabolar, kirli duvarlar geliyor. Zaman zaman mesleğim gereği ilçemizdeki okulları ziyaret ediyorum. Bu ziyaretler sırasında okulların fiziki yapılarını gözlemleme fırsatı buluyorum. Gözlemlediğim kadarıyla okullardaki eğitim öğretim araçları ve okulların fiziki yapıları içler acısı durumda.
Eğitim kurumlarında bir başarısızlık ya da bir eksiklik olduğunda oklar en başta öğretmenlere ardından da öğrencilere yönelir. Peki bu öğretmenlerden ve öğrencilerden verim alınabilmesi için gerekli şartlar sağlanıyor mu? Sınıfında sırası olmayan, duvarından tahtası düşen, lavabosuna kokudan girilmeyen, bahçesinde çöpten yürünmeyen, çevresinde kırtasiye ya da market adı altında faaliyet gösteren sağlıksız, zaman zaman güvensiz ortamların bulunduğu bir yerde başarıdan söz etmek ne kadar mümkün olur?
Okulun içerisinde bu kadar problem varken okulların çevresi de ne yazık ki çok da iç açıcı olmuyor. Okulların etrafında faaliyet gösteren kırtasiyeler, marketler, kafeler, kantinler…bazen içerideki sorunlardan çok daha tehlikeli boyutlarda karşımıza çıkıyorlar. Okul binaları inşa edilirken bildiğim kadarıyla alkollü içecek satışının yapıldığı ya da öğrencilere kötü örnek olacak nitelikteki mekanlardan belli mesafede uzaklıkta olması gerekiyor. İnşa edilirken dikkat edilen bu noktalara inşa tamamlanıp faaliyete başlanıldıktan sonra dikkat ediliyor mu? Bunu da yöneticilerimize sormakta fayda var. Okulların etrafında faaliyet gösteren mekanların da okulların fiziksel koşullarının da denetlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Okullarımız zor şartlar altında inşa ediliyor, hizmete açılıyor. Bu binaları kaderine terk etmeyip, içerisinde ve dışarısında neler yaşanıyor, hangi problemlerle mücadele ediliyor, bunların da takibini yapmak gerek.
Yazımın başında da dile getirdiğim gibi Sultanbeyli bu okul binalarına kolay sahip olmadı. Cefası yıllarca çekildi hala da çekiliyor. Yazmış olduğum yetersizlikler ve eksikliklerden dolayı kullanılamaz hale gelen okullardan şanslı olup ödenek alınarak tadilata giren okullarımızda var. Bu okullarda eğitim öğretim yılı boyunca inşaat faaliyetleri yürütüldüğünden öğrenciler taşımalı sistem ile farklı okullarda eğitim görüyor. Tadilata giren okulların yeniden kullanılabilir hale gelmesi için yerel yöneticiler başta olmak üzere idareciler üzerine düşen görevi yerine getirmişler. Peki ya bu tadilat esnasında tadilatı yapan firma ve öğrencileri taşıyan turizm şirketleri de üzerine düşen görevi layıkı ile yerine getirebiliyorlar mı? İlerleyen günlerde de eğitim kurumlarında faaliyette olan diğer unsurların üzerine düşen görevi ne kadar hakkaniyetle icra ettiklerini sizlerle paylaşacağım.
At the same time, it uses less power, while it is also how to check phone for spy apps able to better penetrate walls.