Seçim demişken, Sultanbeyli’de olan biteni hayretle izliyorum. Anlıyorum ki, Başkan Hüseyin Keskin varken başka adaya gerek yok. Sultanbeyli siyasetinin en önemli figürlerinin başında gelen Keskin’in adaylığı için en büyük destekçileri rakibi olarak sahaya çıkan diğer aday adaylarıdır. Bunu tüm aday adayları için söylemek doğru olmaz. Ama yazının devamını okumanızı tavsiye ederim.
Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin her yönüyle iyi ve başarılı yönetim sergiliyor. Hayata geçirdiği projeleri, planları ve stratejik hamleleri oldukça başarılı ve yerinde. Eksiklerini tamamlayan hatalarından ders çıkaran ve bunu artıya çeviren harika bir yönetim sergiliyor. Bu anlamda kendisini tebrik ve takdir ediyorum. Ama aynı temennileri mahalli seçimler için Belediye Başkanı olmak için aday adaylık yarışında bulunan rakipleri için söylemem doğru olmaz. Hüseyin Keskin mevcut Belediye Başkanı ve doğal olarak aday. Bunu net bir şekilde dile getirmese de çalışmalarıyla adaylığı istediği kesin doğal olarak da hakkı. O yüzden her mevcut Belediye Başkanı veya siyasetçi gibi o da hayata geçirdiği hizmetleri duyurmak için açılışlar ve etkinlikler yapıyor. Buna kimsenin itiraz edeceğini de sanmıyorum. Ama anlamakta zorlandığım konu ise kendisine rakip olan aday adayları. Hepsi için söylememiz yanlış olur. Ama birçoğu Keskin’in yönetimi ve çalışmaları hakkında olumsuz görüşe sahip ve bu yüzden aday adayı olduğunu dile getiriyor. Tarafsızlık ilkesi gereği onlara katılmasam da kendi pencerelerinden ve amaçlarından baktığımda hak vermiyor değilim. Ancak anlamakta zorlandığım konu hizmetleri ve yönetimini eksik buldukları için kendisine rakip olarak aday adayı olanların büyük bir bölümü Belediye Başkanı Hüseyin Keskin’in düzenlediği her etkinlik ve açılışta boy göstermekten geri durmuyor. Birileri bunu kendilerini tanıtmak ve algı oluşturmak için söylese de bana mantıklı gelmiyor. Bu açıdan baktığımızda Belediye Başkanı Hüseyin Keskin’in adaylık yarışında en büyük destekçilerinin aday adayları olduğunu söyleyebilirim. Ama Hüseyin Keskin veya diğer aday adaylarından birinin aday seçilmesi halinde bu günlerde her etkinliğe ve açılışa koşar adımlarla gidenler, yine aynı azim ve istekle gidecekler mi merak etmiyor değilim?
BAKALIM HUKUK NE DİYECEK !
Dile kolay 27 yıllık bir serüven dün kısmen sona erdi. Bir tarafın çekilmesi ve seçimin tek taraflı yapılması ve resmi sonucun önümüzdeki Çarşamba gününün açıklanması nedeniyle şimdilik kısmen diyorum. Kısmen deme sebeplerimden birisi de taraflardan birisinin yargı yoluna başvurup başvurmayacağıdır.
S.S. Sancaktepe Sultanbeyli Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi seçimi 09.12.2023 Cumartesi günü yapıldı. Mevcut başkan Şenol Ata ve Serdar Şahinoğlu adaylık için yarışıyordu. Hazırlıklar tamamlandı ve seçim günü geldi çattı. Her iki adayı benimsemesem de her şeye rağmen Şenol Ata’nın kazanmasını isterdim. Detaylı açıklamasını önümüzdeki günlerde bu köşede dile getireceğim. Ama şimdilik konumuz bu değil. Yani entrikalar, planlar, ihanetler, şaibeler, asla bir araya gelmez denilenlerin bir araya gelmesi vb gibi. Öncelikle tüm bileşenlere rağmen Şenol Ata’nın çok güçlü bir figür olduğunu dün bir kez daha net bir şekilde gördüm. Ama Serdar Şahinoğlu ve etrafından birleşenlerin tamamı dün Şenol Ata’nın yanında olduğunu da unutmamak gerekir. Bence asıl sorgulanması gereken konu bu. Fakat Şenol Ata’nın gereksiz özgüveni ve çok bilmişliği kararlılık körlüğüne neden oldu. Çok kişiyi kırıp küstürmekle birlikte etrafından olan bazı kişilerin sinsiliğini göremedi. Fakat benim dikkatimi çeken husus başka. Bu güne kadar girdiği tüm seçimleri öyle ya da böyle kaybeden Şahinoğlu’nun bu seçimi altın tepside sunulmasına rağmen şaibesiz almasını bilememesi. Salon hakimiyeti ondaydı. Taraftarı baskındı. Ama küçücük bir hata meşru bir şekilde alacağı seçime gölge düşürdü. O hata üst birlik başkanı ve yöneticilerinin divan olarak sunulmasına rağmen kabul etmemesi ve onların seçim salonunu terk etmesiydi. Eğer bu hata olmasaydı Şahinoğlu dün yapılan seçimi çok rahat ve meşru bir şekilde kazanacaktı. Daha önceki bazı olumsuz davranışları ve Şişli Kredi Kooperatifinden dolayı üst birliğin Aslı Meryem Likoğlu ve Serdar Şahinoğlu’na olumsuz baktığını birçok kişi biliyor. Asıl meseleye gelelim. Her şeye rağmen çok başarılı bir kredi kooperatifinin bundan sonraki sürecinin nasıl işleyeceği ? Üst birlikle sorunlu olan bir yönetimin para akışı konusunda sağlıklı bir yönetim sergileyip sergileyemeyeceğini önümüzdeki süreçte göreceğiz?
Aslı Meryem Likoğlu’nun üye olmadığı ve üyelik için çaba harcadığını biliyoruz. Anladığım kadarı ile Likoğlu üyelikten ziyade Kooperatife Başkan olmak istiyor. Bu anlamda bir kargaşa olur mu bilmem. Ama sadece Şenol Ata’yı devirelim mantığıyla hareket edenlerin de bir hesapları olduğunu tahmin ediyorum. Sanırım şimdilik hiç birinin net bir fikri yok. Ama önümüzdeki süreçte seçim ya da seçimlere tanıklık edeceğimiz kesin. Bu olay 27 Nisan 1907 tarihinde İttihatçılar tarafından tahtan indirilen Abdülhamid’in olayını hatırlattı. Tahtan indirildikten sonra İttihatçılara bundan sonra ne yapacaksınız sorusuna karşılık “Biz sadece tahtan indirmek için birleşmiştik, sonrasını düşünmemiştik” diye cevap vermişlerdi. Umarım olumsuzluklar konusunda yanılır ve başarılı bir kredi kooperatifini vasıfsız bir derneğe dönüştürmezler. Bakalım olaylar ve entrikalar silsilesinden sonra taraflardan birisinin yargı yoluna başvurması halinde mahkemenin alacağı karar Kooperatifi ne şekilde etkileyecek. Bu da kafaları karıştıran sorulardan bir tanesi…
