2019 yerel seçimi ittifaklar eşliğinde geçti. AK Parti birinci parti olmasına rağmen başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok Büyükşehir Belediyesini kaybetti. CHP ise; 25 yıl sonra İstanbul’u, 30 yıl sonra Ankara’yı aldı. Ana muhalefet açısından büyük bir zafer, İktidar için büyük bir kayıptı. Peki, 2019 yerel seçiminde İstanbul’u kaybettiren nedenler neydi?
AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) Genel Müdürlüğü, Milletvekilliği, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, TBMM Başkanlığı, AK Parti Genel Başkanlığı ve Başbakanlık görevlerinde bulunmuştu. Yani siyasi ve yönetim anlamında oldukça deneyimli ve tanınan bir isimdi. Rakibi Ekrem İmamoğlu, Anavatan Partisinde kurucu İlçe Başkanlığı, CHP Beylikdüzü İlçe Başkanlığı ve aynı ilçede Belediye Başkanlığı yapmıştı. İmamoğlu, Yıldırım’a göre daha az tecrübeli ve daha az tanınıyordu. Ama AK Parti ve Binali Yıldırım’ın bazı hataları seçimin kaybedilmesine neden oldu. En bariz hatalardan biri Belediye Başkan Adayı olan Yıldırım’ın Başbakanlık kimliğinden çıkamaması, sokak siyaseti yerine salon siyasetini tercih etmesi, koruma çemberi yüzünden vatandaşlarla direk iletişim kuramaması, ilçelerin meydanlarına kurulan tanzimler, yerel basından uzak durması, STK ve kanaat liderleri ile iletişim kurmaması vb nedenlerden dolayı seçimi kaybetti. Rakibi Ekrem İmamoğlu’nun, salon siyaseti yerine sokak siyasetini benimsemesi, vatandaşla direk iletişim kurması, gençlerle iyi bir sinerji yakalaması ve yerel aktörlerle diyalog içinde olması kazanmasına yetti. Ama seçimin ardından İmamoğlu’nun İstanbul’a hizmetten çok genel siyasete soyunması popülaritesini biraz düşürdü.
2024 yerel seçimi için AK Parti ve Cumhur İttifakının İstanbul Adayı Eski Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum oldu. Umarım o da 2019 yılında Yıldırım’ın yaptığı bariz hataları yapmaz. Umarım Ekrem İmamoğlu da yerel seçimi genel seçim havasına dönüştürme hatası yapmaz.
İstanbul’un deprem gerçeği, trafik sorunu, barınma ve sosyal yaşam alanları ile ilgili ciddi sorunlarından arındıracak projelerle yerel seçim için toplumun karşısına çıkmaları ve bu anlamda yarışmaları önemli. Yani bu bir genel seçim değil yerel seçimdir. İnsanları hayali algılarla ayrıştırıp kutuplaştırmak için değil, sorunları çözecek projelerde yarışılmalı.
Yine bir seçim arifesi yine saldırılar. Dün bir saldırgan camii imamını ve yanında bulunan bir vatandaşı hem de caminin içinde bıçakladı. Sıradan bir olay gibi görünse de bana göre sıradan değil, planlı bir saldırı. Bu saldırıdaki amacın ne olduğunu bilmiyorum. Ama bir kaos ortamı oluşturmak istendiği bir gerçek.
10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ TARİHİ VE ÖNEMİ
4 Ocak 1961’de kabul edilen ve basın çalışanlarına bazı haklar ve yasal güvence sağlayan “212 sayılı kanun” adlı düzenlemenin Resmî Gazetede yayımlanışı nedeniyle 10 Ocak kutlama günü olarak kabul görmüştür.
“Dokuz patron olayı” olarak basın tarihine geçen gelişme üzerine gazeteciler, boykot boyunca “Basın” adlı bir gazete yayımlamaya karar verdiler. Basın gazetesi 11 Ocak günü yayına başladı ve üç günlük boykot sırasında düzenli olarak yayınını sürdürdü. Çalışan Gazeteciler Günü, bu olayın bir sonucu olarak ortaya çıktı. 10 Ocak, “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlanmaya başladı ve 1971’de “Çalışan Gazeteciler Günü” halini aldı.
Biz çalışan gazeteciler için önemi büyük olan bu günün bazı siyasiler için pek önem teşkil etmediğini görüyoruz. Seçimden seçime ya da onlar için gerektiğinde hatırlandığımızı onun dışında pek önemsenmediğimizi de biliyoruz. Ama biz basın mensupları birileri bizi önemsesin diye görevimizi ifa etmiyoruz. Basın mensupları meydana gelen hadise ve gelişmeleri kutsal bir görev bilinci ile topluma doğru aktarmak için canları pahasına mücadele ediyorlar ve etmeye devam edeceklerdir. Bu vesile ile görevleri başında haksız yere darp edilen ve tutuklanan meslektaşlarımızı unutmadığımızı belirtmekte yarar görüyorum. Ayrıca görevleri esnasında ölen, öldürülen ve şehit edilen tüm meslektaşlarıma ve 7 Ekim’den bu yana İsrail saldırıları sonucu Gazze’deki insanlık soykırımını dünyaya göstermek için görev yapan ve İsrail güçleri tarafından öldürülen 112 gazeteciye Allahtan rahmet, İsrail’e lanet diliyorum.