
FETÖ darbe girişimi ile başlayan dedikodu,iftira atma ve hak yeme yarışına giren bazı insan müsveddelerinin çirkin davranışları ayyuka çıkmış durumda. İnsana özrü kabahatinden büyük dedirtecek bu kişilerin davranışını sizlere aktarmak için padişah fıkrası ile başlamak istiyorum. Ama bunları “özrü kabahatinden büyük” diye padişah gibi davranıp affedemeyiz. Bu nedenle gereken cevapları vermek insani sorumluluğumuzdur.
Padişah, vezirini imtihan etmek istemiş: “Öyle bir durum yaratacaksın ki, özrün kabahatinden büyük olsun” demiş. Bunun üzerine vezir, zamanını kollamış, padişahın arkasından yaklaşarak ona bir çimdik atmış. Padişah, hışımla geri dönüp, “Bre gafil bu ne iş?” diye onu haşlayınca, cevabı yapıştırmış: “Kusura bakmayın padişahım. Sizi Hanım Sultan sandım.” Böylece, “özrü kabahatinden büyük” bir durum ortaya çıkmış ve vezir, padişahın takdirine mazhar olmuş.
Ama bugün, böyle bir sınav yapılmadığına göre, bazı kurumların yetkililerinin basın ve kişisel sayfalarında yapmış oldukları açıklamalarını şaşkınlıkla izliyorum. Özellikle 15 Temmuz Darbe girişiminden sonra ortaya çıkan bu durum birçok kişinin gerçek özelliğini ortaya çıkarmıştır. Yalanın, iftiranın, riyanın, ikiyüzlülüğün, sahtekârlığın, hak yemişliğin ve dolandırıcılığın tavan yaptığını bu günlerde net bir şekilde görüyoruz. Dürüst insanları oldukça zor duruma sokan bu kişilerin, “özrü kabahatinden büyük” diye Padişah gibi takdirle karşılayamayız. Bir kara bulut gibi ülkenin üzerine çöken FETÖ darbe girişimi bazı insanların gizli kalmış sinsi planlarını harekete geçirmeye neden oldu. Ülkemizin başta terör ve ekonomi olmak üzere birçok sorunla boğuşmasını fırsat bilen bu art niyetli kişiler, kendi çıkarları doğrultusunda her türlü çirkinliği ve çirkefliği yapmaktan geri durmuyorlar. Bölgemizde son zamanlarda yaşanılan bazı hadiseler, yapılan haksızlıkları tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarmaktadır. Siyasetçisinden iş adamına sendikacısından gazetecisine kadar uzanan bir çirkinlik furyası almış başını gidiyor.
Kirli eller için temiz eller operasyonu şart
İlçemiz kamuoyunun yakından bildiği ve takip ettiği İlçe Milli Eğitim Müdürü vakası tazeliğini hala korurken, birde yönetici atama sözlü mülakat sınavı hikâyesi çıktı karşımıza. Konuşmalarında liyakatten, haktan, hukuktan ziyadesiyle bahsedip methiyeler dizen bazı kişiler gerçek kişiliğini icraatlarıyla ortaya çıkarmıştır. Son yapılan sözlü mülakat sınav sonuçları eğitim camiasında fırtınaların kopmasına neden olmuştu. Yılların öğretmen ve idarecileri sendikaları başka olduğu için 03 ile 25 puan verilerek tokatlandı ve aşağılandı. Verilen puanların yeterlilik ve kişisel vasıfla alakası olmadığını aksine ötekileştirmenin alakası olduğunu kamuoyu öğrenmiş oldu. Toplumun vicdanını zedeleyen bu aykırı davranış, hiçbir öğretmen veya idareciyi şu sendikalısın denilerek mesleki yeterliliği ya da idarecilik vasıfları sorgulanıyor kisvesiyle aşağılanma hakkını veremez. Kamuoyunda infiale neden olan bu aykırılığa zemin hazırlayıp uygulanması hangi hak hukuk ve vicdana sığar? İşin ilginç tarafı ise yapılan haksızlıklara karşı ses çıkaranları hemen ötekileştirmek. Ben bunu eleştirilme korkusuna bağlıyorum. FETÖ darbe girişimi ile zirve yapan bir diğer konu ise alakası olmayan insanların terör örgütü ile etiketlenmesi. Sultanbeyli’de hemen hemen her kesimden bazı insan müsveddeleri, girdikleri bataklıktan çıkmak için hiç alakası olmayan insanları karalamak için iftirada bulunup kendilerini aklama derdindeler. Ama şunu unutuyorlar, sizin dün ne olduğunuz herkesçe biliniyor. Kendinizi aklama çabanızı anlıyorum. Fakat çırpındıkça batıyorsunuz. Size tavsiyem edebinizle oturun ve sessiz kalın. Gerçi sizde edep olsa böyle çirkin davranışlarda bulunmazsınız. İşin iğrenç tarafı ise bu yaptıklarınızın tamamını İslam kimliği adına bürünerek yapmanız. Temennim Ülkemizi bataklığa sürüklemeye çalışan bu kirli ellere bir an önce temiz eller operasyonun yapılması. Bir de Öğretmenlerin banka promosyonları sorunu var. Bu konuya daha sonra detaylı bir şekilde değineceğim.