SULTANBEYLİ TAPUSUNA KAVUŞUYOR

100 yılı aşkındır Sultanbeyli’nin sırtında bir kambur olan, Sultanbeyli’nin kentleşmesinin önündeki en büyük engel olan, Sultanbeyli’nin kaçak bir yer alarak ün salmasına neden olan ve her anlamda Sultanbeyli’yi geride bırakan, tapu ve mülkiyet probleminin çözümünü Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar Twitter hesabından şu ifadeleri kullanarak müjdeli haberi kamu oyuna verdi: “Sultanbeyli’de 200 bin’den fazla insanımızı ilgilendiren tapu ve mülkiyet problemini çözmek için son noktaya geldik. Belediye tapuları verecek.”

Sultanbeyli’de tapular verilirse neler olacak?

1. 1.       “kaçak” isminden kurtulacağız. Diğer ilçeler gibi biz de resmi bir ünvana kavuşmuş olacağız.
2. 2.       İstihdam artacak. İlçemizde bir çok sektöre yönelik iş sahaları oluşturularak yatırımcıların ilçemize gelmesinin yolu açılacak artık Sultanbeylili vatandaş işini de aşını da kendi ilçesinde kazanacak. Sultanbeyli’ye yapılan yatırımlar ilçenin refah seviyesini yükseltecek.
3. 3.       Sultanbeyli şantiye şehri olacak. Nüfusunun büyük bir bölümünün bu sektörden ekmek yediği bir ilçede inşaat sektörünün yeniden canlanması Sultanbeylililere Altın Çağın kapılarını açacak. Bir yandan iş verenin yüzü gülecek, diğer yandan işçinin yüzü gülecek.
4. 4.      Yakın zamanda modern bir şehir havasına bürünecek olan Sultanbeyli’de çağın gereksinimlerine uygun, sosyal yaşam alanlarının olduğu, ilçe halkının eğitsel ve kültürel açıdan kendini geliştirebileceği  ortamların yaratılacağı bir cazibe merkezi haline gelecek.
5. 5.       Ticaret hacmimiz artacak ve istediğimiz şekilde ticaret yapma şansımız olacak. İstihdamı artıracak ve Sultanbeyli’nin gelişimine ivme kazandıracak bir diğer durum ise ilçemizde iş yapacak iş adamlarının ticaret yapabilecekleri sektör ve olanakların şimdiye oranla çok daha fazla çeşitliliğe sahip olması.
6. 6.       Bankalarda ve diğer kurumlarda arazi ya da binamızı resmi teminat olarak kullanabileceğiz.
7. 7.       Bütün bunlarla birlikte bir dünya kenti olan İstanbul iline yakışır bir ilçe olacağız. İstanbul’un giriş kapısı özelliğini taşıyan Sultanbeyli yeni ve modern görüntüsüyle ötekileşmiş imajından kurtulup İstanbul’un incisi olarak cazibe merkezlerinin arasında adından söz ettirecek.
8. 8.Eğitim camiasında gerek hizmet binaları, gerek eğitim personeli açısından bakacak olursak her yönden tam donanımlı fayda sağlanacak. Sultanbeyli’nin kanayan yaralarından bir tanesi de bildiğiniz gibi ilçemize gelen memurun zorunlu hizmet süresini dahi tamamlamadan ilçemizden gitmesi. Bu gidişlerin temelinde eğitim kurumlarının yetersizliği, barınma koşullarının yetersizliği, sosyalleşilebilecek alanların yok denecek kadar az olması gibi bir çok sorun var. İlçemizde son yıllarda yerel yöneticilerimizin gayretleriyle eğitim kurumu sayısı artırılıyor oluşu eğitim personeline bir nebze de olsa rahat bir nefes aldırırken bu personelin ilçede ikamet etmesi konusunda ne yazık ki eli kolu bağlanıyordu. Mülkiyet sorununun çözümü ile birlikte daha modern yapıların inşa edilmesi, ticaretin canlanması ilçemizde görev yapan ve sayıları azımsanmayacak rakamlarda olan eğitim personelimizin de ilçemize uzun yıllar hizmet vermesini sağlayacaktır.
9. 9. İlçemizin en ciddi sorunlarının başında sağlık alanındaki problemlere de değinelim. Gerek sağlık hizmet binaları gerek sağlık personeli açısından değerlendirecek olursak yine temelde mülkiyet sorunu ile karşılaşıyoruz. Hizmet binaları bakımından ele aldığımızda eğitim kurumlarında yaşanan sorunun bir benzeri de yetersiz kalan hastane ve sağlık merkezi binaları. Her ne kadar yerel yöneticilerin özel girişimleriyle son zamanlarda bu kanayan yaraya da merhem niteliğinde adımlar atılıyor olsa da personelin ilçede kalmasını sağlamak için mülkiyet sorununun aşılması gerekiyordu. Mülkiyet sorununun komplikasyonları olan ve sorunların çorap söküğü gibi birbiri ardına sıralanması Sultanbeylilileri bir çok hizmetten mahrum bırakıyordu. Eğitimden sağlığa, güvenlik ve diğer kamu hizmetlerine kadar yaşamımızı devam ettirebilmemiz adına hayati önem taşıyan bu hizmetlerden yoksun kalmamıza sebep oluyordu.

Ey Sultanbeylililer! Artık Şahlanma Zamanı

Çok değil bundan bir on yıl öncesine gittiğimizde suyu olmayan, yolu olmayan, kanalizasyonu olmayan, elektriği olmayan, bir köyden dahi geride olan koca bir kentin zavallı durumunu geride bırakma zamanı geldi.

En önemlisi ‘seçimkondularla ‘, kaçak yapılaşmalarla artık zaman harcamayacağız. Yani seçim döneminde bir kat atayım ya da binamı dikeyim düşüncesi ile işe koyulup ardından yıkılır mı, ceza alır mıyım endişesiyle yaşamayacağız. Çünkü artık biz DAĞDAKİ KAÇAK DEĞİLİZ. Varlığını kabul ettirmiş bir şehirliyiz.

Başkan Keskin ve ekibine ayrıca teşekkür ediyorum

Bütün bunları sıralarken Sultanbeyli’nin mülkiyet problemi ile ilgili bu güne kadar çözümü doğrultusunda hareket eden, çaba harcayan, geçmiş dönem belediye başkanlığı yapmış siyasilere ve bu konuda çaba sarf etmiş şahsiyetlere teşekkür ederken, son dönem Sultanbeyli Belediye Başkanlığı’nı yürüten Hüseyin Keskin ve ekibini ayrıca kutluyorum. Hüseyin Keskin ve ekibinin özellikle mülkiyet problemi konusunda istekli, inançlı ve azimli çalışmalarını yakinen bilmekteyim. Göreve başladığı günden bu güne mülkiyet probleminin çözümü ile ilgili çalmadık ve aşındırmadık kapı bırakmadığını, Büyük Şehir Belediyesi başta olmak kaydıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, bölge millet vekilleri , diğer bakanlıklar ve en önemlisi de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı konuya dahil ederek mülkiyet probleminin çözümü noktasında büyük çabalar sarfettiğini ve sarfetmeye de devam ettiğini bilmekteyim. Bu gayretli çalışmaların sonucunda Sultanbeylililer Bakan Bayraktar’ın verdiği müjde ile tapularına kavuşuyor. Başkan Keskin ve Ekibinin göstermiş olduğu iyi niyetli ve başarılı çalışmalarından dolayı öncelikle bir Sultanbeylili olarak ve bir gazeteci olarak hem kendi adıma hem de kamuoyu adına teşekkür ediyorum.

Dikkat!

Sultanbeyli’ye böyle bir müjdeyi verirken bir hatırlatmada da bulunmak isterim. Yazımda da belirttiğim gibi önümüzdeki yerel seçimlerde ‘seçimkondu’  mantığından tamamen uzaklaşmamız gerektiğini, kaçak yapılaşmaya artık son vermemiz gerektiğini hatırlatmakta fayda görüyorum. Şehrimizin görüntüsünü bozmamak için, kanun önünde suçlu duruma düşmemek için alın terimizle kazandığımız ekmeğimizin bu konuda heba olmaması için kaçak yapıya dur dememiz gerektiğini bilmemiz gerekir. Daha modern ve daha yaşanılabilir bir kent için, geleceğe güvenle bir adım atabilmek için kaçak yapıya son.